Şirketinizin yurt dışına açılma sürecinde iki önemli yol arkadaşınız olacak: uluslararasılaştırma (internationalization (I18N)) ve yerelleştirme (localization (L10N)). I18N sürecinde sunduğunuz ürün veya hizmetin yazılım ve tasarımı, farklı kültürlere ve bölgelere göre uyarlanır. L10N sürecinde ise sunduğunuz ürün veya hizmete dair içerikler, belirli bir kültüre ve pazara göre uyarlanır.
Bu terimler sıkça eş anlamlı olarak kullanılıyor olsa da bu iki önemli süreç aslında farklı şekilde ve zamanda ilerler. Bu yazımızda uluslararasılaştırma ve yerelleştirme arasındaki farkı ve hangi noktalarda kesiştiklerini anlatarak yurt dışına açılma konusundaki katkılarından bahsedeceğiz.
Yerelleştirme nedir?
Yerelleştirme (L10N) bir ürünü veya hizmeti belirli bir pazara göre uyarlamaktır. Bu süreç içinde hedef pazarın dil ve kültür ihtiyaçları doğrultusunda grafik, ses ve video yerelleştirmesi bu sürecin içine dahil olabilir. Yerelleştirmenin en önemli unsurlarından birisi metnin hedef pazarın kültürüne ve diline doğru ve uygun bir şekilde uyarlanmasıdır. Bu hedefe ulaşmak için gramer, cümle yapıları, yerel dil kullanımları, yazım kuralları ve noktalama işaretlerinde hedef dilin kurallarına uymanız gerekir.
Yerelleştirme işleminde grafikleri de adapte ederek yerel pazarın kültürel tercihlerini yansıtabilir ve bu doğrultuda renk, tasarım veya fotoğraf düzenlemeleri yapabilirsiniz. Hedef kültüre uygun olacak yeni grafikler de oluşturmanız gerekebilir. Ses ve video yerelleştirmesinde ise bu tür medya ögeleri; yerli aksanları, lehçeleri ve günlük konuşma dilini yansıtacak şekilde uyarlanır. Uyarlama sürecinde senaryolar kaynak dilden hedef dile çevrilirken, yerel izleyicilerin bunları doğru bir şekilde yorumlamasını sağlamak için ses ve video dosyaları değiştirilebilir.
Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri merkezli bir giyim şirketi olduğunuzu ve ürünlerinizi Japonya'da satmaya başlamak istediğinizi varsayalım. Amacınıza ulaşmak için önce web sitenizi ve pazarlama materyallerinizi Japoncaya çevirerek yerelleştirmeniz ve hem içeriğin hem de grafiklerin Japon sosyal normlarına ve geleneklerine uyduğundan emin olmanız gerekir.
Kısacası yerelleştirmenin tanımını yerel kültürel özelliklere uygun bir içerik tasarlamak olarak yapabiliriz. Yerelleştirmede amacımız hedef piyasanızda ürün veya hizmetinizin insanlara "bizden" olduğu hissini vermesidir.
Uluslararasılaştırma Nedir?
Uluslararasılaştırma (i18n) bir ürünü veya hizmeti birden çok pazarın dili için kolay uyarlanabilir şekilde kodlamak ve tasarlamaktır. Yani ürününüzü globale açılmanız için önceden hazırlar. Bu süreçte farklı dillere kolayca yerelleştirilebilecek içerik tiplerini kodlamak ve web sitenizi globalde görünür yapmak yer alır. Ürününüzü uluslararasılaştırmak yani globale hazırlamak istiyorsanız şu noktaları göz önünde bulundurmalısınız.
Dize (string) uzunluğu
Ürün veya hizmetinizi globale açmak için hazırlarken öncelikle kullanıcı arayüzü (UI) ve kullanıcı deneyimi (UX) açısından dize uzunluğunu ayarlamanız gerekir, böylece metin tüm hedef piyasalarda düzgün ve okunabilir olarak görünecektir. Aksi takdirde eksik metinler veya alanından taşmış içerikler müşteri deneyimini olumsuz etkiler. Örneğin, Türkçede kısa olan bir metin Almancada dilin yapısı gereği Türkçe metne göre daha uzun olacaktır. Bu yüzden dize uzunluğunu planlarken diğer dilleri göz önünde bulundurarak optimum uzunlukta ilerlemeniz gerekir. Öte yandan, hedeflediğiniz kitlenin metni düzgün bir şekilde görüntüleyebilmesi için ürün veya hizmetinizi tasarlarken ekran ve cihaz boyutlarını da hesaba katmalısınız. Bu başlıklara dair ipuçlarımızı daha detaylı paylaşalım:
Tarih, zaman, sayı ve para birimi yerelleştirmesi
Tarih, zaman, sayı ve para birimlerini yerelleştirmenin birçok yolu bulunuyor. Örneğin tarihi ve zamanı, yerel takvimi kullanarak düzenleyebilirsiniz. Ayrıca ana para birimine ek olarak yerel para birimini kullanabilirsiniz veya ana para biriminize hiç yer vermeyebilirsiniz. Konu yerelleştirme olunca pek çok şey mümkün.
Farklı girdi yöntemlerine göre uyarlama (klavye düzeni vb.)
Pek çok farklı ülkeden kullanıcının ürününüzle nasıl etkileşime geçeceğini göz önünde bulundurmanız büyük önem taşır. Öncelikle farklı klavye düzeni gibi diğer girdi yöntemlerini göz önünde bulundurmalısınız.
Örneğin İngilizce klavye düzeni Türkçe klavye düzeninden farklıdır. İki ülkede de kullanılacak bir ürün tasarlıyorsanız ürününüzün iki klavye düzeni için de uyumlu olmasını sağlamalısınız. Bu durumda her ülke için ürününüzün farklı versiyonlarını çıkarmanız gerekebilir veya ürününüzün başka bir dil ve kültüre yerelleştirilmesini kolaylaştıracak bir tasarım planlamanız gerekebilir.
Birden fazla dil desteği
Birden fazla dil desteği sunmak ve kullanıcıların web sitenizi farklı dillerde ziyaret edebilmelerini sağlamak için bir çeviri arayüzü oluşturmanız gerekir.
Bunu başarmanın bir yolu da birden fazla dil desteği bulunan bir Content Management System (CMS) yani İçerik Yönetim Sistemi kullanmaktan geçer. CMS sayesinde birden fazla dile aktarılacak bir içeriği hızlı ve verimli bir şekilde oluşturup yönetebilirsiniz. Buna ek olarak çoğu CMS, sitenizi farklı dillere çevirmenizi kolaylaştıracak çeviri özelliklerini bünyesinde bulundurur.
Sağdan sola yazılan dillere yapılan çevirileri yönetme
Hedef kitlenizin konuştuğu dil (Arapça, İbranice ve Urduca gibi) sağdan sola yazılıyorsa metinlerinizin nasıl görüneceğini hesaba katarak sitenizi kodlamanız gerekiyor. Çoğunlukla tüm web siteyi esas yerleşiminin tam tersine değiştirmelisiniz (örneğin; logo, buton, başlık vb.nin konumu tersi yöne alınmalıdır). Sağdan sola yazılan metinler için web sitenizin düzenini değiştirmeniz ya da ürününüz veya web siteniz için ayrı bir versiyon oluşturmanız gerekecektir.
Farklı ekran boyutları ve çözünürlüklerine göre tasarlamak
Uluslararasılaştırma stratejisi kapsamında pek çok ülkede standart olarak kullanılan farklı ekran boyutlarını ve çözünürlükleri incelemelisiniz. Örneğin ABD ve Japonya pazarları için bir ürün tasarlıyorsanız ürününüzün ABD için 1280x1024 piksel, Japonya için de 1024x768 piksel ekran boyut ve çözünürlüklerinde olmasını sağlamanız gerekir. Bu tür potansiyel aksaklıkları aşabilmek için yazılım ekibiniz ürününüzün her ülkeye özel bir versiyonunu tasarlayabilir.
Bu noktaları göz önünde bulunduran çoğu şirket uluslararasılaştırma sürecini yüksek maliyetli ve zaman alıcı olarak görüyor. Fakat ürününüzü farklı piyasalara sürdüğünüz vakit böyle bir ihtiyacın farkına varacaksınız, bu durumda da şirketiniz için maliyet ve süre kaybı çok daha ağır olacak. Bu önemli süreci öncesinde tamamlayarak daha çok pazara ulaşabilir ve yatırım getirinizi artırabilirsiniz.
Yerelleştirme ve Uluslararasılaştırma Hangi Noktalarda Benzerlik Gösterirler?
Yerelleştirme, yani L10N, ürününüzü ve içeriğinizi potansiyel veya mevcut pazarınıza daha iyi uyum göstermesini sağlar. Diğer taraftan ise uluslararasılaştırma, yani i18n, yazılımınızı potansiyel pazarlarınız için içeriklerinizi yerelleştirmeyi kolaylaştıracak şekilde hazırlar, hedefiniz genellikle farklı dillerde metin türlerini planlama ve yurt dışına açılmanızı sağlayacak bir kodlama yapmaktır.
Pratikte yerelleştirme ve uluslararasılaştırma süreçleri çoğu zaman birbiriyle örtüşür. Şirketiniz için yeni bir web sitesi geliştiriyorsunuz diyelim. Ürününüzü veya hizmetinizi birden fazla ülkede satmayı düşünüyorsanız sitenizi uluslararasılaştırmayı göz önünde bulundurarak tasarlamalısınız. Şu noktalara dikkat etmelisiniz:
- Nötr TLD (üst düzey alan adı (top-level domain)) kullanma.
- Sitenizin birden fazla dilde versiyonunu geliştirme.
- İçeriğinizde yalnızca bir kültüre özgü referanslardan kaçınma.
Sitenizi açtığınızda ise yerelleştirmeyi de düşünmeniz yani belli pazarlardaki müşterileri nasıl çekeceğinizi planlamanız gerekir. Sitenizin farklı ülke ve bölgelere özel ayrı versiyonlarını çıkarabilir, coğrafi hedefleme stratejisi ile ülkelere özgü içerikler sunabilir ve yurt dışı pazarlarında hedefe yönelik online reklamlar kullanabilirsiniz.
Sonuç
Görebileceğiniz üzere yerelleştirme ve uluslararasılaştırma süreçleri farklı adımlardan oluşsa da iki kavram tamamen birbirinden ayrılmıyor. Yeni bir piyasaya girmeye çalışan şirketler öncelikle ürün veya hizmetlerini farklı pazarlar için yazılım/teknik yeterlilik bağlamında uyarlıyor, yani uluslararasılaştırıyor. Daha sonra ise gerekli dil değişiklerini ve içerik düzenlemelerini yapıyor, yani yerelleştiriyor.
Şunu asla unutmamak gerek, uluslararasılaştırma her zaman yerelleştirmeden önce gelmelidir. Kolaylıkla yerelleştirilemeyen bir ürünü veya hizmeti yerelleştirmeye çalışırsanız her türlü teknik problemle karşılaşırsınız. Ürün veya hizmetlerinizi farklı pazarlar için yerelleştirmeden önce uluslararasılaştırmaya zaman ayırmalısınız. Böylece günümüzün sürekli değişen ekonomisinde yerinizi sağlamlaştırarak küresel başarıya ulaşabilirsiniz. Globale açılma konusunda yerelleştirme hizmetlerimiz ile size nasıl yardımcı olabileceğimizi öğrenmek için ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.